Türk öykücülüğüne ve düşünce dünyasına yeni fikirler ve boyutlar kazandırarak unutulmaz eserler veren Rasim Özdenören, öykü ve düşüncedeki istikrarlı ve güçlü konumuyla kendinden sonra gelen pek çok yazarı etkiledi. Türkçeyi doğru ve güzel kullanmaktaki mahareti, insan ruhunun sırlarına vâkıf olması, gözlemciliği, ayrıntıları yakalamadaki ustalığı, dilde ve muhtevada yerli duruşu her kesimde kabul gördü. Öyküleri; özetlenemez oluşuyla, her defasında yeniyi ve yenilenmeyi yakalamasıyla dikkat çekti. Benliğimizi, bilincimizi tazeleyen, okuyucusunu tekraren kendine çağıran metinler ortaya koydu. Toplumdaki değişmeyi, yabancılaşmayı, uyumsuzluğu, modern çağın insanının dramını ve trajiğini sergilemedeki başarısıyla özgün bir yere sahip oldu. Bu özellikleriyle edebiyat ve düşün dünyamızın bilgesi olarak anıldı. Türk öykücülüğünün ve deneme yazarlığının gelmiş geçmiş en usta kalemlerinden biri olarak temayüz etti.

Çok Sesli Bir Ölüm; bireyin bilinçaltı derinliğine inerek ruhsal çözümlemelerde bulunurken susturulmuş ve bastırılmış duyguların dış dünyanın gerçekliği ile çakışmamasından vücut bulan insanın trajik durumunu ve dramını olayların somut, toplumsal, tarihsel, ekonomik temellerini de vererek doyumsuz bir üslupla anlatır. Ülkede yaşanan keskin ve köklü bir kültür değişiminin kuşaklar ve bireyler arası iletişimsizliği nasıl derinleştirdiği, iletişimi giderek kopma noktasına nasıl getirdiği işlenirken insan olgusu sadece dış yapısı ve davranışları ile ele alınmaz, onun bilinçaltı boyutu ve zihinsel macerasının coğrafyası da ortaya çıkarılır.