Ontoloji Olarak Metafizik: Tümeller Sorunu
Ontoloji Olarak Metafizik: Tümeller Sorunu
Tümeller sorunu ontolojinin —ya da epistemolojinin veya dilin mi demeli, bunu metin içerisinde ayrıntılarıyla göreceğiz— hala en temel sorunlarından biri olarak görülebilir. Çağdaş felsefede tümellere ilişkin o denli çok kuram vardır ki bir tümel kuramları enflasyonundan bahsetmek işten bile değil. Pek çok çeşit nominalizmden, biri ötekinin eksikliğini kendince gidermeye çalışan muhtelif realist tutumlara, oradan felsefeyi son tahlilde doğruluğu arayan bir etkinlik olarak gören mantıkçı pozitivist çevrenin tümeller sorununu diğer tüm metafizik sorunlar gibi anlamsız gören yaklaşımına kadar tümellere ilişkin birbirinden farklı pek çok görüş söz konusu.
Öte yandan çağdaş metafiziğin ya da ontolojinin geldiği nokta, bize göre, ne yazık ki düşünce ve varlık arasında yarattığı boşluğu epifiz bezi gibi bir "bantla" kapatmaya çalışan Descartes'ın durumundan daha iyi değil. Böyle giderse daha iyi de olamayacak. Anglo-Amerikan geleneğin felsefe yapma tarzındaki "özürlülük" ne yazık ki bütün ontolojiyi içinden çıkılamaz, argümantatif ve biçimselci kuramlar yığınına tahvil etmiş durumda.
Her biri ötekinin taklidi olan ve ruhu son derece Aristotelesçi ama cismi alabildiğine “biçimselci” söz konusu ontoloji kuramları, —hoş Aristoteles’in kendisi bizzat biçimciliğin “babasıdır”— her an bir yenisi, daha başından ölü doğmuş oldukları fark edilmeksizin, ontoloji kuramları mezarlığında ait olduğu yeri bulmaktadır. İki bin beş yüz yıllık felsefe tarihinin bu müzmin hastalığı, "tümeller sorunu" tabir olunan hastalık, bize göre hâlihazırda antikçağ ve ortaçağdaki durumundan çok daha beter bir vaziyette.