Bu kitap, gençlik üzerine yazılmış değil; gençlikle birlikte çalışılmış bir düşünce sistemidir. Klasik anlatının çizgisel ilerleyişini değil, modüllerle yürüyen bir işletim yapısını benimser. Her bölüm, bir kavram değil; bir dizin. Her kavram, bir protokol. Ve her soru, bir yeniden başlatma çağrısı. Bu yapı, “ne düşünmeliyiz”in yerine “nasıl düşünebiliriz?” sorusunu yerleştirir. Çünkü gençlik, sabit bir kategori değil; akışkan, çoğul ve tanıma direnen bir varoluş biçimidir.

Gençlik artık bir kuşak değil; bir dosyadır. İçinde sabitlenmiş tanımlar değil, sürekli değişen kimlikler vardır. Oyunlar, algoritmalar, Twitch yayınları, glitch’ler, subreddit’ler, TikTok videoları — yeni gençlik, klasik sosyolojinin, pedagojinin ve siyasetin anlam haritalarını tanımaz. Onlar veriyle düşünen, imgelerle hisseden, ironiyi bir varoluş biçimi olarak benimseyen post-dijital zihinlerdir. Bu yüzden bu kitap, bir çözümleme değil; bir arabellek önerisidir.

Yüzyıllar boyunca gençlik adına hep konuşuldu. Sümer tabletlerinden Yunan paideia’sına, Roma erdeminden skolastik ruha, modern disiplin toplumlarından dijital kimlik krizlerine kadar gençlik, hep anlatılan ama nadiren konuşan oldu. Şimdi bu ses, suskunluktan çıkıyor. Ve bu kitap, o sesin yankısını bir sisteme dönüştürüyor.

ENTER tuşuna basmadan önce bilmeniz gereken tek şey: Bu metin, bir başlangıç komutudur. Gençlik yüklenmiyor; gençlik zaten sistemin kendisi.