Kötüler neden mi güçlü? Kötüler neden mi hep kazanır? Bu cümleleri duymaktan ve kurmaktan bıkanlar için bu kitap… Kötüler güçlü çünkü herhangi bir kötülük gördüğümüzde bunun cezasını Tanrı’nın vermesini bekliyoruz. Bu dünyada cezasını çekmediğini gördüğümüzde ise öbür dünyada muhakkak cezasının tecelli edeceğini düşünüyoruz. Peki o zaman bizim, yani iyi olarak nitelendirdiğimiz insanların bu dünyadaki görevi ne? Tanrı kötülüğün karşısında iyiliği yaratmadı mı?

Kötüler neden mi güçlü? Çünkü biz saf iyiliğe ulaşmak için binlerce yol denerken, Tanrı’ya dua etmek için çeşitli varyasyonlar yaratırken, çok sayıda dini inancın içerisinde debelenip, şekiller ve nesneler içerisinde kaybolurken onlar saf kötülüğe çoktan ulaştılar. Amacımızı unuttuk, sevmeyi, paylaşmayı, anlayışı, barışı, başkalarını dinlemekten iç sesimizi ve vicdanımızı dinlemeyi unuttuk. Bölündük, parçalandık ve yönetiliyoruz.

Bu kitapta ise karanlığın içerisinde kaybolmak üzere olan aydınlığa ve iyi insanların uyanışına tanıklık edeceğiz. 7 kıta ve 11 ülkede kadın karakterlerimizin içerisine düştüğü buhrana şahit olurken, tek yegane gerçeğin “Tanrı” ve ona “inanmak” olduğunu göreceğiz. Bir tarikatın elinde dünyanın nasıl şekillendiğini, korku siyasetiyle insanların gözlerini nasıl boyadıklarını, ilmek ilmek işlenen amaçları ve her şeyin bittiği düşünülen noktada mucizelerin nasıl yeşerdiğini, binlerce kötünün içerisindeki bir iyinin her şeyi nasıl değiştirebildiğini göreceğiz. Yeter ki amacımızın “iyilik” olduğunu ve hangi amaçla bu dünyaya gönderildiğimizi unutmayalım…

Değişmez denen her şey değişebilir, kurtarıcı aramayı bırakıp kurtarıcı kendimiz olduğumuz sürece…