Bir adamın karanlığa sürüklenişi, vicdanla ihanet arasındaki en ince çizgiyi paramparça ediyor…

Ömer, yoksulluğun ve inancın pençesinde büyüyen, adalet duygusuyla yoğrulmuş bir gençti. Ama hayat, onun eline dua değil silah verdi. Sevdiklerini korumak isterken devletin ve yeraltı dünyasının arasında sıkışıp kaldı. Şeytanla yaptığı sanılan anlaşma, aslında çok daha sistemli bir deneyin parçasıydı: Beynine yerleştirilen bir çip, onun hayatını, geçmişini ve vicdanını kontrol ediyordu.

Fuhuş çeteleri, organ mafyası, sahte tarikatlar ve devlet içindeki karanlık yapılanmalar… Ömer, adım adım bir cellada dönüşürken, aşka ve sadakate tutunmaya çalıştı. Ama gerçekler yalan, yalanlar ise çoktan kanla yazılmıştı.

En Masumumuz Şeytan, aşkın ihanetten nasıl doğduğunu, vicdanın nasıl bastırıldığını ve sistemin bir adamı nasıl canavara çevirdiğini anlatan soluksuz bir gerilim. Barış Aydemir’in sarsıcı kaleminden çıkan bu roman, günümüz Türkiye’sinin karanlık yüzünü tokat gibi yüzümüze çarpıyor.

“Bazı savaşlar, cehennemden bile karanlıktır.”