Türkiye, stratejik konumu gereği tarih boyunca birçok kitlesel göçün odağı olmuştur. Bu eser, 1979 İran Devrimi'nden itibaren, Bulgaristan'dan ve Kuzey Irak'tan gelen göçmenler ile Kosova krizinin yarattığı nüfus hareketlerine kadar, ülkemizin göç deneyimlerini derinlemesine inceliyor. Küreselleşmenin etkisiyle artan göç olgusu ve sanayileşmenin oluşturduğu şehirleşme ihtiyacı, Türkiye’nin sosyoekonomik yapısında köklü değişimlere yol açmıştır.

Düzensiz göçün güvenlik tehditleri olarak algılandığı modern dünyada, Türkiye yalnızca göç alan bir ülke değil, aynı zamanda önemli bir transit geçiş noktasıdır. Yerel ve uluslararası mevzuat çerçevesinde, Türkiye’nin mültecilerle ilgili hakları ve sorumlulukları ele alınmakta; özellikle Avrupa ülkeleri ile olan farklılıkların altında yatan nedenler incelenmektedir. Cenevre Sözleşmesi başta olmak üzere önemli düzenlemeler, mülteci statüsünün belirlenmesi açısından kritik öneme sahiptir.

Bu kitap, göç ve mültecilik konularında Türkiye’nin tarihsel ve güncel perspektifini sunmakta; hukuki düzenlemelerden, toplumsal dinamiklere kadar kapsamlı bir analiz sunarak okuyucuya derinlemesine bir anlayış kazandırmaktadır. Göçmenlerin hakları ve toplum üzerindeki etkilerine dair merak edilen tüm sorulara cevap arayan bir kaynak niteliğinde.

Türkiye'nin göç tarihine tanıklık etmek ve bu karmaşık meseleye dair bilgilerinizi derinleştirmek istiyorsanız, bu eser mutlaka kütüphanenizde yer almalı.