Alemdar
Alemdar
Alparslan ile kapısından girdiğimiz Anadolu’yu çatı eyleyenlerin romanı... Moğol
mezaliminden kaçıp akın akın gelen obalar sığınacakları bir liman aramaktadırlar.
Sultan Alâeddin Keykubat eliyle belirlenen yerlere yerleştirilen obaların her biri
toprağa ekilen birer fidandır adeta... Kökleri yerin ta derinlerinde, başı arş-ı âlâda bir
devlet düşünün tohumlarıdır Sultan'ın gönlünde... Bugünün mazlumları yarının
düzeninin sahipleridir.
Sultan Alâeddin'in akıbeti, Anadolu’ya sığınıp kök salmaya çalışan obaların da
kaderidir. Sultan, aşkının esiridir lakin gönlünde yanan cihanşümul devlet ateşinin de
pervanesidir aynı zamanda... Esiri olduğu aşk ya sonu olacak ya da tüm mazlumları
tek bir çatı altında toplayan koca bir devlete dönüşmesine vesile olacaktır.
Sultan Alâeddin’in kulaklarında hâlâ o ses yankılanmaktadır: “Dikkat edesin
Alâeddin! Aşk yangınından kurtulmaz isen o senden kurtulur! Sen onu yok etmez
isen o seni yok eder! Kendi celladın oluverirsin farkında olmadan!”