İnsanoğlunun dünyadaki yolculuğu kişiden kişiye farklılık gösterir. Kimi büyük bir servet içinde konforlu bir hayat sürerken kimi günlük birkaç lokma ekmeği bulma endişesiyle yaşar. Bazıları huzurlu ve neşeli bir hayat yaşarken bazıları bitmek bilmeyen dertlerle mücadele eder.

Ancak hayat ne kadar farklı akarsa aksın, bu yolculuğun sonu herkes için aynıdır: ölüm. Ölüm, tüm canlılar için kaçınılmaz bir sondur. Ancak bu büyük hakikatin ardı örtülü ve gizemlidir; çünkü kimse ölümden dönüp bize orada olanları anlatamaz.

İşte bu nedenle, İslam’ın iki temel kaynağı olan Kur’an-ı Kerim ve hadislerde ölümle ilgili verilen bilgiler büyük önem taşır. Bunun yanında, büyük âlimlerin ve salih kulların aktardıkları yol göstericidir. İmâm Gazalî, İhyâ’sında ölüm bahsine “Ölüm ve Ötesi” adıyla özel bir bölüm ayırarak; ruhun bedenden ayrılışı, kabir hayatı, mahşer günü, cennet nimetleri ve cehennem azapları gibi ölümle ilgili pek çok konuyu ele almıştır.

Hem ilmî bir birikim sunar hem de okuyucunun kalbine ve ruhuna hitap eder. Ölümü, unutanlara hatırlatan, hatırlayanlara da derin bir tefekkür imkânı sunan bu eser, bizleri kendi sonumuzu üzerine düşünmeye ve hazırlık yapmaya davet eder.