Batılılaşma ve Türk Edebiyatı-Lale Devri'nden Tanzimat'a Yenileşme
www.okupaylas.com
Batılılaşma ve Türk Edebiyatı-Lale Devri'nden Tanzimat'a Yenileşme
...
0.0 / 5
0 değerlendirme
Yayın Yılı 2013
Sayfa 608 sayfa
Dil TÜRKÇE
Yayınevi BİLGE KÜLTÜR SANAT
ISBN 9789944425841
Görünüm 4
Favoriler

Bu kitabı 0 kişi favorilerine ekledi.

Favorilere eklemek için giriş yap
Hayatımı Değiştiren Kitaplar

Bu kitabı 0 kişi "hayatımı değiştiren kitap" olarak işaretledi.

Bu listeyi kullanmak için giriş yap
Bu kitabı okuyan diğer kişiler

Bu kitabı okuma listesine ekleyen ilk kişilerden biri olabilirsiniz.

Kitap Takası
Takas yapabilmek için giriş yapın.

Batılılaşma ve Türk Edebiyatı-Lale Devri'nden Tanzimat'a Yenileşme

Batılılaşma ve Türk Edebiyatı-Lale Devri'nden Tanzimat'a Yenileşme

0.0
0 değerlendirme

Osmanlı yöneticileri, XVIII. asrın başlarında, askerliğe, bilime ve tek¬nolojiye dair yeniliklere yönelirken, farkında olmadan, hayatın her alanında ve sanatta Batılılaşmaya da kapı aralamışlardır.

Böylece, hem fizik hem estetik bir değişim süreci, aynı zamanda başlamıştır.

Bin yıldır içinde yaşanılan kültürden bir başka kültüre geçilmektedir. Ne var ki, sanatın, özellikle edebiyatın akşamdan sabaha değişmesi söz konusu değildir. Bir yaşama üslûbunun ifadesi olarak edebiyat; dünden bugüne, bugünden yarına, duraksız bir yolculuktur.

Öyleyse, Tanzimat’tan sonra ortaya çıkan edebiyat, eğer “yeni” ise, sürecin, muhakkak, daha öncesinin olması lazımdır. Bu durumda; edebiyatla Batılılaşma arasındaki münasebet, sanıldığından daha sıkıdır ve “yenileşme”, şimdiye kadar söylenegelenden çok daha erken bir dönemde başlamıştır.

“Batılılaşma ve Türk Edebiyatı”, bir bakıma, bu düşüncelerin izinin sürülmesinden doğmuştur. Kitapta, Batılılaşmanın ilk somut belirtilerinin görüldüğü XVIII. yüzyıl başlarından yeni bir dünya görüşünün ve edebiyatın ortaya çıktığı XIX. yüzyıl ortalarına kadar geçen yaklaşık 150 yıl; “Uyanış”, “Yenileşme”, “Batılılaşma” adlarını taşıyan üç ana bölüm halinde incelenmektedir.

Lale Devri’nde, Avrupa’ya ilgiyi elle tutulur kılan en önemli yenilik Türkçe matbaanın kurulmuş olmasıdır. Sihirli makine, bütün imkânsızlıklara rağmen, cılız da olsa, Türk aydınlanmasının ilk ışığını yakmıştır. Yüzyılın sonunda, Fransız Devrimi’nin armağanı ise, “gazete”lerdir. Türk gazeteciliği, özellikle, siyasal bir muhalefetin ortaya çıktığı 1860 sonrasında, modernleşmenin en önemli aracı olmuştur. Edebî manifestolar, kanunların bile önüne geçmiş; Batılılaşan Türkiye’nin ilk liderleri politikacılar değil, aynı zamanda birer gazeteci ve fikir önderi olan şairler ve yazarlar arasından çıkmıştır.

Edebiyat açısından daha önemlisi, Tanzimat devri nesrinin nüvesi, gazetelerin sayfalarında belirirken, istikrarlı bir şekilde hafifleyen bu dilin, gazeteleri adeta birer halk mektebine dönüştürmüş olmasıdır. Başta tiyatro ve roman olmak üzere çağdaş türlerin yurda girmesinde ve yayılmasında en büyük rol de gazetelerindir.

Kitapta, Müteferrika Matbaası ile birlikte gazetelerin Yeni Türk Edebiyatı’na doğru oynadığı bu çok özel rol üzerinde de, yepyeni yaklaşım ve değerlendirmelerle, ayrıntılı olarak durulmaktadır. Tabii, iki bakış açısı, daima muhafaza edilmiştir. Birinci açıda, devletin siyasal konumu ve onunla birlikte farklılaşan toplumsal yapı yer almaktadır. İkinci açıda ise, bu siyasal ve sosyal zeminde oluşan edebiyat...

Esasen, edebiyat; insan, edebiyat; hayat değil midir?..

Yorumlar 0
Yorum yapmak için giriş yapın.
Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu siz yapın!
www.okupaylas.com
Hata bildir