Hepimizin içinde tanımlaması zor bir duygu var, değil mi? Bazen bir arayış, bazen bir huzur, bazen de bir tamamlanma hissi. Benim için bu duygu, yalnızca günlük ihtiyaçların ötesinde bir yerde duruyor. Ruhumun derinliklerinden yükselen ve beni kendi özümle yüzleştiren bir çağrı gibi. Cinselliği bir yakınlık olarak görmenin ötesinde, ruhsal bir yenilenme ve keşif olarak anlamaya başladığımda, kendimi daha da özgür hissettim.

Ve aşk! Aşk, bu yolculuğun en temiz rehberi oldu. Bana kendimi ve bir başkasını aynı anda tanımanın ne kadar özel olduğunu öğretti. Bu duyguların farkına vardıkça şunu anladım… Her bir arzum, aslında bana bir şey söylüyor. İçimde saklı kalmış yönlerimi keşfetmem, arzularımı anlamam için bir işaret. Ve bu, benim yolculuğumun en heyecan verici kısmı oldu. Çünkü sadece dış dünyada değil, kendi içimde de keşfedilecek bir evren varmış meğer.

Siz de hiç bu şekilde düşündünüz mü? İçinizde bir çağrı hissettiniz ama anlamlandıramadınız mı? Ben, bu çağrıyı duyduğumda önce korktum, sonra dinlemeye cesaret ettim. Dinledikçe anladım ki, bu aslında benim kendi özümle barışmamı istiyordu.

Şimdi size soruyorum: Arzularınız ne anlatıyor? Sevgi, tutku ve ruhsal huzur arasında bir bağ olduğunu fark ettiniz mi? Eğer bunu şimdiye kadar düşünmediyseniz, kendinize bir şans verin. Çünkü bu yolculuk, sizi en doğal halinize davet ediyor; yargılardan uzak, yalnızca kendinizle baş başa kalabileceğiniz bir keşfe…