Albatrosun Başak Saçlı Kızı
Albatrosun Başak Saçlı Kızı
Zaman sizden yaşınızı alır ya da yaşama sevincinizi. Hangisini zamana vermek istediğinize siz karar verirsiniz. Bazen de siz farkına varmadan zaman sizin yerinize karar verir ve siz biçare akreple yelkovanı barıştırmaya çalışırsınız. Oysa zaman sizden aldıklarına karşılık, yüzünüze çizgiler, ömrünüze girintiler bırakır. Zaman geçse bile bazı zamanlar size bir ömür bırakır, bir öykü bırakır, bir hayat bırakır ve hayat kaldığı yerden devam eder. Yaralarıyla, anılarıyla, kahkahalarıyla belki sızılarıyla... Büyüdüm sanırsın, oysa büyüyen sadece içindeki derinliktir. O derinlik bazen eviniz olur ısıtır sarar sizi, bazen de gökyüzünde bir uçurum... Düşen yıldızdır kimine göre gökyüzünden bir yıldızın kayboluşu, kimine göre de dilek tutulası bir mucize...
Her derdin yine de bizi büyüttüğünü sanırız. Oysa zamanla küçülüp çocuk olursun, ömrün küçülür, yorulursun. Sesin kesilir, nefesin soluğun değişir. Oysa zaman hâlâ genç, hâlâ yeni gelin... Ne elinden kınası silinir ne başından duvağı düşer. Düşen saçlara ak, ellere nasır... Ey zaman borçlarını öde, aldıklarını geri ver usulca ve git yüreğimizden, git yarınımıza kurduğumuz düşlerden. Biz çocuk düşleriyle hep küçük kalalım. Ve bizim kırılan heveslerimiz, yürek yaralarımız, nefessiz kalışlarımız, kalbimizde uçuşan kelebekler... Ne güzel de benliğimizi sarıp sarmaladınız. Bizim çocuk kalan yanımız... Belki de henüz yazılmamış bir mısraya saklandınız. Lütfen sobelemeyin. Tüm çocukluğumuzu, hiç kaleme alınmamış mısralara gizleyin.