Yek
Yek
Kafamın içindeki gidişatı şekillendiremediğim gecelerin bana bıraktığı hediye şiddetli baş ağrısı. Defalarca doktora gitmeme rağmen fizyolojik bir sıkıntımın olmadığını, psikiyatri servisiyle görüşmem gerektiğini söylediler. Deliliğimin bir doktorun dudağından çıkan kelimelerle birlikte bir kâğıda işlenmesini reddedip ayrıldım odalarından.
Hastalığıma çare olacak seanslar ve ilaçlar değil. Benim hastalığım doğduğum kurak topraktan ve Anne'nin karnına düştüğüm ilk tohumdan geliyor. On dokuz sene öncesine gidip o birleşmeye engel olacak bir teknoloji yok.
Ağustos ayının sıcağında beklenenden önce doğduğum hastanede, kaderimi çizecek ismi bana koymalarına engel olabilecek hiçbir güçle tanışmadım. Başka bir çocuğun sesine tahammül edemeyeceklerini, ağladığım ilk an fark eden ve beni kendi kirli ruhlarına, küçücük bir evin içine mahkûm eden Anne, Baba'nın yok olmasını sağlayacak hiçbir ilaç yok. Ölümün kıyısında gezerken, geriye doğru attığım her adımda, arada kalmışlığımın doğurduğu sancıyı geçirebilecek doktor yok.
Beni duyan bir tanrı yok!