Dişçi Ahmet Dede ve Dağların Sırrı
Dişçi Ahmet Dede ve Dağların Sırrı
"İlk kez Kurtuluş Bayramı'nın resmi geçit töreninde görmüştüm o 'saygılı' insanı. Yağmur yağmamıştı fakat gönlüm ve yüreğim sırılsıklamdı. Bir güzel insan bütün vakarıyla, nezaket ve nezahetiyle, tatlı ve mütebessim çehresiyle, içten ve mahcup tavrıyla kalbime sicim sicim sevgi, saygı ve muhabbet damlaları akıttı.
Gazi üniforması içinde (tabii ki aksesuarından hiç taviz vermeden: Türk bayrağı, kalpak, kılıç, çarık ve bir adet gül -ki ben onu hep 'Gül' ile özdeşleştirmişimdir-) çocukların hemen arkasından ve o yaşına rağmen olabildiğince dik durmaya çalışarak, bütün ciddiyetiyle ve vakur duruşuyla şanlı Türk askeri gibi yürüyordu.
11 Temmuz 2007 Çarşamba sabahı vefat haberini aldığımda, hatıralar sağanak gibi başımdan aşağı yağıp gözyaşlarıma karışıyordu. Yakın tarihe şahitlik etmiş ve 100 yaşına merdiven dayamış bir ulu çınar aramızdan ayrılırken, o gönül insanıyla yaşadıklarımız gözümün önünden bir film şeridi gibi geçti gitti.
Güller içindeki o şirin resmi evimde asılı şimdi. İnşallah 'Gül Dede' de gül bahçeleri içerisindedir. Ayrı diyarlara düşmüştük artık; payımıza düşen hasretlikti. Bedenlerimiz ayrıydı ama anmadığımız bir gün yoktu onu. Telefonla görüşüp hasret gidermiştik kaç kez. Söz vermişti, ziyaretime gelecekti Kemah'a. Bu son görüşmemizin bir gurbet yolcusunun Allah'a ısmarladık telefonu olacağını nereden bilebilirdim. Ben onun 'küçük biraderiydim', o da benim 'Ahmet dedem'. Nur içinde yat Ahmet SAYGILI dedem, mekânın cennet olsun.”
Eyüp ÇALIŞIR (Eski Saimbeyli Kaymakamı)